Mehtap KOT*, Doç. Dr. Ahmet YIKMIŞ
Zihin Yetersizliği Olan Öğrencilere Problem Çözme Becerisinin Öğretiminde Şemaya Dayalı Öğretim Stratejisinin Etkisi
Özet
|
Tam Metin
Bu araştırmada, doğrudan öğretim yöntemiyle sunulan şemaya dayalı öğretim stra-tejisinin zihin yetersizliği olan öğrencilerin matematik problemi çözme performansları üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Araştırmanın bağımlı değişkeni, araştırmaya katılan öğrencilerin temel toplama ve temel çıkarma işlemlerini içeren problemleri çözme düzeyidir. Bağımsız değişkeni ise, doğrudan öğretim yöntemiyle sunulan şemaya dayalı öğretim stratejisidir. Araştırmaya 9-13 yaş grubunda yer alan iki erkek ve bir kız olmak üzere zihin yetersizliği olan üç öğrenci katılmıştır. Araştırmada, matematik dersi kapsamında yer alan gruplama problemleri kullanılmıştır. Araştırma, denekler arası yoklama evreli çoklu yoklama modeline göre desenlenmiştir. Araştırmada elde edilen veriler grafiksel olarak analiz edilmiş ve grafikler niteliksel olarak yorumlan-mıştır. Araştırma kapsamında gözlemciler arası güvenirlik ve uygulama güvenirliği olmak üzere iki tür güvenirlik verisi toplanmıştır. Araştırma sonucunda; zihinsel yetersizliği olan öğrencilere doğrudan öğretim yöntemiyle sunulan şemaya dayalı öğretim stratejisinin etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca araştırmaya katılan öğrencilerin kazandıkları beceriyi öğretim bittikten 20 gün sonra da koruyabildikleri, öğrencilerin tamamının kazandıkları beceriyi farklı ortam ve araç gerece genelleyebildikleri ve öğretmenlerin şemaya dayalı öğretim stratejisi hakkındaki görüşlerinin olumlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Doğrudan öğretim; Problem çözme; Şemaya dayalı öğretim stratejisi; Zihin yetersizliği; Gruplama problemleri.
Dr. Yakup KARADAVUT*, Dr. Şahin ÇETİN
Duygusal Zekânın Liderlik Üzerine Etkisi: Okul Yöneticileri Üzerine Bir Araştırma
Özet
|
Tam Metin
Araştırmanın amacı, okul yöneticilerinin duygusal zekâ yeterliklerini incelemek, duygusal zekânın cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığını ve dönüşümcü ve etki-leşimci liderliği ne düzeyde yordadığını belirlemektir. Çalışmaya İzmit ili ve ilçele-rinde ilköğretim ve ortaöğretim düzeyindeki okullarda görev yapan 303 okul yöneticisi katılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre, kadın okul yöneticilerinin özbilinç ve sosyal bilinç yeterlikleri erkek okul yöneticilerine kıyasla anlamlı düzeyde yüksektir. Duygusal zekâ yeterliklerinden başarma dürtüsü ve duygusal özbilinç dönüşümcü liderliğin anlamlı bir yordayıcısıdır. Benzer şekilde; uyumluluk, başkalarını geliştirme ve çatışma yönetiminin etkileşimci liderliği anlamlı düzeyde yordadığı bulunmuştur. Çalışmanın son bölümünde bulguların kuram ve uygulamaya yönelik sonuçları tartışılmış ve araştırmacılara yönelik öneriler sunulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Duygusal zekâ; Dönüşümcü liderlik; Etkileşimci liderlik.
Tolga TOPCUBAŞI*, Prof. Dr. Soner POLAT
Farklılıklara Saygı Eğitim Programının Öğrencilerin Farklılıklara Saygı Düzeyine Etkisi
Özet
|
Tam Metin
Bu araştırmada, hayat bilgisi dersi 3. sınıf farklılıklara saygı kazanımları kullanılarak hazırlanan “Farklılıklara Saygı Eğitim Programı”nın öğrencilerin farklılıklara saygı tutumları düzeylerine etkisi incelenmiştir. Araştırma İstanbul ili Bağcılar ilçesinde yer alan Abdurrahman Nermin Bilimli İlkokulu’nda deney grubu için seçilen 39, kontrol grubu için seçilen 40 olmak üzere toplamda 79 üçüncü sınıf öğrencisiyle yapılmıştır. Araştırmada ön test-son test gruplu yarı deneysel yöntem kullanılmıştır. FSEP (Farklılıklara Saygı Eğitim Programı) uygulaması öncesi ve sonrasında öğrencilerin farklılıklara saygı tutumlarının düzeylerini belirlemek amacıyla Ekmişoğlu (2007) tarafından geliştirilen “Farklılıklara Saygı Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. 2013-2014 eğitim-öğretim yılı bahar yarıyılında araştırmacının öğretmen olarak görev yaptığı okulda, araştırmacının kendisi tarafından deney grubuna 14 hafta boyunca haftada iki ders saati olmak üzere Farklılıklara Saygı Eğitimi Programı (FSEP) uygulanmıştır. Kontrol grubuna 14 hafta herhangi bir işlem yapılmamıştır. FSEP uygulandıktan sonra FSEP’nin deney grubuna etkisini ölçmek ve iki grup arasındaki farkı belirlemek için ön testte uygulanan farklılıklara saygı ölçeği tekrar uygulanmıştır. Araştırma bulguları, FSEP’nin uygulandığı deney grubunun farklılıklara saygı düzeyini kontrol grubuna göre daha fazla arttırdığı görülmüştür. FSEP alan deney grubu ve FSEP almayan kontrol grubunun farklılıklara saygı eğitiminin aile sosyal yapısı, cinsiyet, engel, farklı kültürel geçmiş boyutları da ayrı ayrı incelenmiştir. FSEP alan deney grubu her boyutta, ön testteki aldığı puandan ve kontrol grubundan daha yüksek puanlar almıştır. Sonuçlara bakıldığı üzere FSEP’nin öğrencilerin farklılıklara saygı tutum düzeyini geliştirmedeki olumlu etkisi âşikârdır.
Anahtar Kelimeler: Farklılık; Farklılıklara saygı eğitimi; Kültürlerarası eğitim; Ayrımcılığa karşı eğitim; Hayat bilgisi.
Arş. Gör. Elvan KİREMİTÇİ CANIÖZ*, Prof. Dr. Hamit COŞKUN
Üniversite Öğrencilerinin Mevsimsellik ve Öznel İyi Oluş Düzeyleri Arasındaki İlişkide Depresyon ve Anksiyetenin Aracı Rolü
Özet
|
Tam Metin
Bu çalışmada, mevsimsellik ve öznel iyi oluş arasındaki ilişki ve bu ilişkide depresyon ve kaygının aracı rolü incelenmektedir. Mevsimsel değişimlerin kişileri psikolojik yönden oldukça etkilediği göz önünde bulundurularak, mevsimlere bağlı olarak görülen hava koşullarındaki değişimlerin olumlu ve olumsuz duygular üzerindeki etkisi araştırmacıların başlıca ilgi konusu olmaktadır. Yapılan birçok araştırma bul-gusu da, mevsimsellik ve öznel iyi oluş, yani mutluluk arasında negatif yönde anlamlı ilişki bulunduğunu göstermiştir. 168 kız ve 59’u erkek olmak üzere Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde değişik bölümlerde okuyan 227 öğrenci bu araştırmaya katılmıştır. Bu çalışmada üniversite öğrencilerinin mevsimselliği, Rosenthal, Genhart, Sack, Sckwerer ve Wehr (1987) tarafından geliştirilen ve Noyan, Elbi ve Korukoğlu (2000) tarafından Türkçeye uyarlanan Mevsimlik Örüntü Ölçeği ile ölçülmüş, yaşam doyumu Diener, Emmons, Larsen ve Griffin (1985) tarafından geliştirilen Yaşamdan Memnu-niyet Ölçeği ve depresyon ve anksiyete semptomları ise Derogatis (1992) tarafından geliştirilmiş ve Şahin ve Durak (1994) tarafından Türkçeye uyarlanmış Kısa Semptom Envanteri ile ölçülmüştür. Araştırmacı tarafından gerçekleştirilen çalışma bulguları da alanyazın bilgisi ile tutarlılık göstermekte ve değişkenler arasındaki negatif ilişkiyi desteklemektedir. Ayrıca, çalışmada mevsimsellik ve öznel iyi oluş arasındaki ilişkide depresyon ve anksiyete puanlarının aracı rolü olduğu görülmüştür. Araştırmacı tara-fından mevsimsellik ve öznel iyi oluş arasındaki ilişkinin incelendiği bu çalışmada, iki değişken arasındaki ilişkiyi inceleyen bir kuramın alanyazında yer almaması nedeniyle, bu değişkenler arasındaki ilişki Bağ Kuramı ve Duygusal Kararsızlık Kuramı çerçe-vesinde ele alınmıştır.
Anahtar Kelimeler: Mevsimsellik; Öznel iyi oluş; Mutluluk; Depresyon; Anksiyete.
Doç. Dr. Abdullah DURAKOĞLU*, Doç. Dr. Beyhan ZABUN
Ivan Illich’in Yabancılaşma Anlayışı Bağlamında Modern Üniversite Eleştirisi
Özet
|
Tam Metin
Günümüz düşünürlerinden Illich’in yabancılaşma anlayışı bağlamında modern üni-versite eleştirisinin ele alındığı bu çalışmada, önce genel olarak yabancılaşma kav-ramına ve Illich’in yabancılaşma kavramını nasıl tanımladığına yer verilmiştir. Ça-lışmada, daha sonra yabancılaşma kavramıyla ilişkili olarak Illich’in modern eğitim sistemi hakkındaki düşüncelerinden bahsedilmiştir. Illich’in metinlerinde sık sık yer verdiği diğer bir kavram da öğrenmedir. Bu nedenle çalışmada yine yabancılaşma kavramıyla ilişkisi içinde Illich’in öğrenmeyi nasıl tanımladığına da değinilmiştir. Çalışmanın son bölümünde Illich’in modern ve modern öncesi üniversite anlayışı ele alınmıştır. Bu bölümde özellikle Ortaçağ’daki üniversiteler ile 1960 yılından sonra kurulan üniversiteler birbiriyle karşılaştırılmıştır. Illich’e göre, ideal üniversiteler Ortaçağ’da hizmet vermekteydi. Bu bölümde Illich’in Ortaçağ üniversitelerini nitelikli görmesinin nedenlerine de temas edilmiştir. Çalışmanın sonunda Illich’in, günümüzde modern kurumlar arasında yer alan üniversiteleri, kapitalist sisteme hizmet eden ve insanların yabancılaşmalarına neden olan unsurlar olarak düşündüğü görülmüştür. Ayrıca çalışmanın nihayetinde Illich’in dünyada kapitalist düzenin hâkim olmasından dolayı, yükseköğrenim sisteminin, sosyalist olarak adlandırılan ülkeleri bile kapsa-yacak biçimde standartlaştığını iddia ettiği de anlaşılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Illich; Yabancılaşma; Eğitim; Öğrenme; Üniversite.
Dr. Nur ÜTKÜR*, Prof. Dr. Yücel KABAPINAR, Prof. Dr. Alev ÖNDER
Sınıf Öğretmenleri Hayat Bilgisi Derslerinde Örnek Olay Yazıyor: Bir Öğretmen Eğitimi Süreci
Özet
|
Tam Metin
Örnek olay incelemesi yöntemi hayat bilgisi derslerinde kullanılmakta olan aktif öğrenme yöntemlerinden biridir. Bu yöntemin hayat bilgisi derslerinde nitelikli kullanımı önem taşımaktadır. Araştırmanın genel amacı, öğretmenlerin hayat bilgisi derslerinde örnek olay incelemesi yöntemini ne derece etkin kullandıklarını saptamak ve öğretmenlere verilen eğitimin ardından yöntemin sınıf içinde kullanımı sonra-sındaki değişimi ortaya koymaktır. Bu genel amaç doğrultusunda bu çalışmada verilen eğitim öncesi ve sonrasında öğretmenlerin kullandıkları örnek olay metinlerinin niteliğine yönelik görüşlerinin alınması ve kendilerinin oluşturdukları metinlerin incelenmesi amaçlanmıştır. İstanbul ili Anadolu yakasından seçilen sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan bir özel okul ve sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan bir devlet ilkokulunda eğitim veren 7 sınıf öğretmeni çalışma grubunu oluşturmaktadır. Ça-lışmada veriler 2014-2015 eğitim öğretim yılında toplanmıştır. Çalışma nitel araş-tırma yöntemlerinden eylem araştırması niteliğini taşımaktadır. Veri toplama araçları olarak açık uçlu anket, görüşme ve doküman inceleme kullanılmıştır. Veriler içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre öğretmenler genel olarak, verilen eğitimden önce kullandıkları örnek olayların yaşantılara dayalı, dü-şünsel, empatik ve ahlâkî soru sormaya yönelik olmadığını düşünmektedirler. Verilen eğitim sürecinde ise öğretmenler, örnek olay yazma ve bunları derslerinde kullanma sürecinden mutlu olduklarını ve bu süreci beğendiklerini ifade etmişlerdir. Ayrıca yapılan doküman inceleme sonucunda, öğretmenlerin yazdıkları örnek olay metinle-rinin özelliklerinin nitelikli örnek olay özelliklerine uyduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Örnek olay yöntemi; Sınıf öğretmenleri; Hayat bilgisi dersi; Eylem araştırması.
Öğr. Gör. Cem TÜMLÜ*, Doç. Dr. Bahtiyar ERASLAN ÇAPAN
Engelli Çocuğa Sahip Ebeveynlerin Duygusal Sağırlık ve Psikolojik İyi Oluş Düzeylerinin İncelenmesi
Özet
|
Tam Metin
Bu çalışma, engelli ve normal gelişim gösteren çocuğa sahip ebeveynlerin “duygusal sağırlık” özellikleri ve “psikolojik iyi oluşları” arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, 2017 bahar döneminde Anadolu Üniver-sitesi Engelliler Araştırma Enstitüsü’nde eğitimlerine devam eden engelli çocukların 161 ebeveyni ve Eskişehir’de anasınıfına devam eden normal gelişim gösteren ço-cukların 165 ebeveyni olmak üzere 326 anne-baba oluşturmaktadır. Veri toplamada Kişisel Bilgi Formu, Toronto Aleksitimi Ölçeği (TAÖ-20) ve Psikolojik İyi Oluş Ölçeği (Flourishing Scale-PİOÖ) kullanılmıştır. Verilerin analizinde frekans ve yüzdelik değerleri, tek yönlü MANOVA ve pearson momentler çarpımı korelasyon katsayısı kullanılmıştır. Analiz sonucunda duygusal sağırlık yaygınlığı engelli çocuğa sahip ebeveynlerde normal gelişim gösteren çocuğa sahip ebeveynlere göre daha yüksek bulunmuştur. Bunun yanında, engelli ve normal gelişim gösteren çocuğa sahip ebeveynlerin duygularını tanımada zorluk (F=18.611, p˂.05, η2=.054) ve duygularını ifade etmede zorluk (F=19.249, p˂.05, η2=.056) duygusal sağırlık özellikleri ve psikolojik iyi oluşları (F=7.779, p˂.05, η2=.023) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu bulunmuştur. Ancak bu iki grup arasında, dışsal odaklı düşünce duygusal sağırlık özelliği arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Ayrıca, engelli ve normal çocuğa sahip annelerin duygusal sağırlık özellikleri yükselirken psikolojik iyi oluşlarının azaldığı bulunmuş, babalarda ise istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki belirlenmemiştir. Engelli çocuğa sahip ebeveynler, karşılaştıkları psikolojik zorlan-malar nedeniyle duygusal sağırlık özellikleri gösterebileceği ve psikolojik iyi oluş-larının düşebileceği söylenebilir.
Anahtar Kelimeler: Duygusal sağırlık; Aleksitimi; Psikolojik iyi oluş; Engelli çocuğa sahip ebeveynler; Duyguları ifade etme.
Dr. Öğr. Üyesi Latife KABAKLI-ÇİMEN*
Okul Öncesi Öğretmenlerinin Mesleğe Yabancılaşma Düzeylerinin Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi
Özet
|
Tam Metin
Bu araştırma resmî ve özel okullarda görev yapan okul öncesi öğretmenlerinin işe yabancılaşma düzeylerini ve bunları etkileyen değişkenleri belirlemek amacıyla ya-pılmıştır. Araştırma betimsel tarama modelinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya 60 resmî ve özel okulda görev yapan 288 okul öncesi öğretmeni katılmıştır. Araştırmanın verileri Kişisel Bilgi Formu ve Okul Öncesi Öğretmenlerinin İşe Yabancılaşma Ölçeği kullanılarak elde edilmiş ve SPSS programında çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin mesleğe yabancılaşma düzeylerinin genel olarak düşük düzeyde, Güçsüzlük Duygusu ve Normsuzluk boyutlarında kısmen yüksek; Anlam-sızlık Duygusu boyutunda ise en düşük düzeyde olduğu belirlenmiştir. Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin mesleğe yabancılaşma düzeylerinin; haftalık çalışma saatine göre, Normsuzluk alt boyutunda, eğitim kurumu türü değişkenine göre; ölçek geneli ile Kendine Yabancılaşma ve Normsuzluk alt boyutlarında, mesleği isteyerek seçip seçmeme değişkenine göre; ölçek geneli ile Anlamsızlık Duygusu ve Yalıtılmışlık Duygusu alt boyutunda anlamlı farklılık bulunmuştur. Sınıfında kay-naştırma öğrencisi olup olmaması değişkenine göre; Kendine Yabancılaşma ve Normsuzluk alt boyutlarında, mezun olunan bölüm değişkenine göre; Kendine Ya-bancılaşma ve Normsuzluk alt boyutlarında, iş yerindeki arkadaşlık ilişkileri değiş-kenine göre ise ölçek geneli ile Anlamsızlık Duygusu, Yalıtılmışlık Duygusu, Güçsüzlük Duygusu ve Normsuzluk alt boyutlarında anlamlı farklılık saptanmıştır. Okul öncesi öğretmenlerinin mesleğe yabancılaşma düzeylerinin medeni durum, yaş, hizmet süresi, sınıf mevcudu, kurum imkânları, algılanan gelir düzeyi değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık göstermediği belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Yabancılaşma; İşe yabancılaşma; Okul öncesi öğretmenlerinin işe yabancılaşması; Eğitimde yabancılaşma.
Dr. Öğr. Üyesi Emre YILMAZ*
Huzurevinde Kalan Yaşlılarda Depresyon ve Benlik Saygısı İlişkisi
Özet
|
Tam Metin
Bu çalışma, huzurevinde yaşayan 60 yaşın üzerindeki yaşlı bireylerin depresyon ve benlik saygısı düzeylerini belirlemek vebazı demografik değişkenlerle depresyon ve benlik saygısı düzeyleri arasındailişki olup olmadığını tespit etmek amacıyla ta-nımlayıcı nitelikte yapılmış bir alan araştırmasıdır. Araştırmanın evrenini ve örnek-leminiBilecik Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezinde Huzurevi biri-minde kalan (sürekli bakım hizmeti alanlar hariç) 33 yaşlı birey oluşturmaktadır. Araştırma Ekim-Kasım 2017 tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada verilerin toplanması noktasında, Kişisel Bilgi Formu, depresyon düzeyini ölçmede kullanılan Geriatric Depresyon Ölçeği ve benlik saygısı düzeylerini belirlemek amacıyla, Füsun Çuhadaroğlu tarafından Türkçeye çevrilmiş olan Rosenberg Benlik Saygısı kulla-nılmıştır. Araştırmadan elde edilen verilerin istatistiksel olarak değerlendirilmesinde; frekans analizi, yüzdelik hesaplaması, ortalama, standart sapma, minimum ve mak-simum değerlerini göstermek için ise Descriptive Analizi uygulanmıştır. İki değişken arasındaki ilişkinin yönü ve şiddetini hesaplamak için ise korelasyon analizinden yararlanılmıştır. Kullanılan ölçeklerin araştırmaya katılanların demografik bilgilerine göre farklılık gösterip göstermediği Student T testi ve F testleri/Varyans analizi (ANOVA) ile test edilmiştir. Huzurevinde kalan yaşlı bireylerin depresyon düzeyinin yüksek olduğu (18.53±7.16), yaşlıların %70’inin kesin depresyon belirtisi göster-dikleri ve depresyon düzeyinin kadınlarda (23.22) erkeklere göre (16.52) daha yüksek düzeyde olduğu, benlik saygısı ile depresyon arasında negatif anlamlı bir ilişkinin olduğu (p<0.05, r=0.635), huzurevinde kalan yaşlıların depresyon düzeyleri yüksel-dikçe benlik saygısı düzeylerinin düştüğü, huzurevinde yaşayan yaşlı bireylerin depresyon düzeyinin sosyal uğraşlara katılma durumuna göre anlamlı farklılık gös-terdiği (p=0.003<0.005), sosyal uğraşlara hiç katılmayan yaşlıların depresyon dü-zeyinin (23.41), sosyal uğraşlara bazen katılan yaşlılara göre (15.62) daha yüksek düzeyde olduğu (p=0.003<0.005), huzurevinde kalan yaşlıların benlik saygısı dü-zeyinin sosyal uğraşlara katılma durumuna göre anlamlı farklılık gösterdiği (p=0.002<0.005), sosyal uğraşlara hiç katılmayan yaşlıların benlik saygısının (4.08) diğer yaşlılara göre (2.12) daha düşük düzeyde olduğu tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Huzurevi; Depresyon; Geriatrik depresyon ölçeği; Benlik saygısı; Rosenberg benlik saygısı ölçeği.
Doç. Dr. Üyesi Ferzan CURUN*, Uzm. Duygu ORÇUN-YÜCEL
Ergenlerde Ebeveyn Tutumları ve Duygusal Zekâ İlişkisi: Benlik Saygısının Aracı Rolü
Özet
|
Tam Metin
Bu çalışmada ebeveyn tutumları, benlik saygısı ve duygusal zekâ arasındaki ilişki 233 ergenden oluşan bir örneklemle araştırılmıştır (125 kız ve 108 erkek). Çalışmanın değişkenleri Ana-Baba Tutum Ölçeği, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği, Bar-On Duygusal Zekâ Ölçeği ve Demografik Bilgi Formu ile ölçülmüştür. Verilerin analizi için, öncelikle araştırmanın değişkenleri arasındaki ilişkiler Pearson Momentler Çarpım Korelasyonu ile incelenmiş, daha sonra, ebeveyn tutumlarının duygusal zekâ üzerinde benlik saygısının aracı etkisi araştırılırken öncelikle tekil ilişkilere bakılmış, sonrasında ise aracılık modellenmiştir. Beklentilerle tutarlı olarak çalışmanın değiş-kenleri arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Ayrıca benlik saygısı hem demokratik hem de otoriter ebeveyn tutumlarının duygusal zekâ ile olan ilişkisine kısmî aracılık etmiş ancak koruyucu istekçi ebeveyn tutumuna ilişkin anlamlı sonuçlar bulunma-mıştır. Sonuçlar ilgili alanyazın temelinde tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Ebeveyn tutumları; Ebeveyn stilleri; Benlik saygısı; Duygusal zekâ; Türkiye kültürü.
Dr. Öğr. Üyesi Tuğba KONAKLI*, Doç. Dr. Şöheyda GÖKTÜRK
Aile Katılımında Alternatif Arayışları: İzmit Roman Aileleri Örneği
Özet
|
Tam Metin
Bu araştırmada Roman ailelerin temel eğitim kapsamındaki çocuklarının eğitim süreçlerine nasıl katılabileceklerinin incelenmesi ve bu katılımın etkin olarak işleti-lebilmesi için okul yönetiminden, öğretmenlerden, velilerden ve diğer okul paydaş-larından beklentilerinin ortaya çıkarılması, otantik Roman kültürüne uyumlu ortaklaşa bir aile katılım anlayışının geliştirilmesi amaçlanmıştır. Nitel desende tasarlanan bu araştırmada Roman ailelerden elde edilen veriler odak grup görüşme tekniği ile top-lanmıştır. Araştırmada amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubu, Kocaeli’nin İzmit ilçesinde Dezavantajlı Kişilerin Sosyal Entegrasyonu ile İstihdam Edilebilirliklerinin Geliştirilmesi Hibe Programı kapsamında başlatılan, “Roman Kadınların İkinci Baharı” projesine katılım gösteren veliler arasından oluşturulmuştur. Bu bağlamda çalışma grubuna çocukları temel eğitim kapsamında olan 13 katılımcı dâhil edilmiştir. Elde edilen verilerin analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma bulguları, Roman velilerin aile katılımını ev temelli ve okul temelli olarak gösterdiklerini ortaya koymuştur. Roman velilerin okula katılım konusunda yaşadıkları en önemli zorluk “Ayrımcılık” olarak nitelendirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubundaki velilerin çocukların eğitim öğ-retim süreçlerine önem verdiklerini ifade ettikleri, okuldan ve öğretmenlerden ilgi, destek ve anlayış bekledikleri böylece okula katılım konusunda daha istekli olabile-cekleri sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma bulgularından yola çıkılarak Roman ailelerin aile katılımının teşvik edilmesi amacıyla okullar tarafından veli ve öğrencilerin bütünleştirildiği çeşitli sanatsal, kültürel ve sportif etkinlikler düzenlenebilir. Bu yolla ayrımcılığa yönelik tutumların azalması beklenebilir. Ayrıca okulların ve ailelerin birbirlerinden beklentilerine yönelik konuşmaların gerçekleşeceği platformların oluşturulması, ailelerin kendilerine özgü yapılarının okul yönetimi ve öğretmenler tarafından tanınmasına olanak sağlayabilir.
Anahtar Kelimeler: Roman aileler; Temel eğitim; Aile katılımı.