Dr. Osman SEZGİN - Doç. Dr. Ramazan BİÇER
Foundations of Tolerance in Turkish Culture
Özet
|
Tam Metin
Türk kültürü, Türk-İslâm sentezinin eşsiz bir ürünü olan hoşgörü üzerine kuruludur. Bu sentez, daha dengeli bir İslâm algısı için, bugün hayatî bir öneme sahiptir; çünkü İslâm aşırılığa (fanatikliğe) ve ona bağlı terörizme karşıdır. Osmanlı-Türk Devleti (İmparatorluğu) ilk baştaki ge-leneklere uymuş ve farklı etnik unsurlara hoşgörüye dayalı bir sistem kurmuşlardır. İşte, istikrarı ve vicdan özgürlüğünü teminat altına alan bu istisnaî sistemden dolayıdır ki; imparatorluk (Devlet) farklı din, dil ve ırk-lardan insanları bir arada tutabilmiş, farklı kültür ve dillere sahip çıkabil-miş ve muhafaza edebilmiştir. Bu hoşgörü ve ahenk geleneği bugün mo-dern Türkiye’de yaşamaktadır. Bugün İslâm’ın kesinlikle yanlış olan yo-rumlarına rağmen, Türklerin büyük çoğunluğu katı bir şekilde hoşgörü-süzlüğe ve terörizme karşıdır.
Yrd. Doç. Dr. Emine Nihal AHİOĞLU LINDBERG
Gündelik Yaşamda Çocuklar ve Anne-Baba Arasındaki İskele Kurma Temelli Etkileşimler
Özet
|
Tam Metin
Bu çalışmada, alt sosyoekonomik düzeydeki anne-babalar ile 4-5 yaşlarındaki çocuklar arasındaki gündelik etkileşimlerdeki iskele kurma davranışları ve çocukların bunlara tepkilerinin tanımlanması amaçlanmıştır. Çalışma grubu, alt sosyo-ekonomik düzeyden yedi aileyi kapsamaktadır. Araştırmanın verileri “katılımcı gözlem” tekniği ile elde edilmiş ve “betimsel” olarak analiz edilmiştir. Analizler; etkileşimlerin sıklığı, etkileşim kişisi, anne-babanın kullandığı iskele kurma davranışları ve çocuğun bu etkileşimler sırasındaki davranış kategorilerini içermektedir. Anne-babanın iskele kurma davranışları sözel strateji, doğrudan ya da elle yardım etme, model olma, görevi anne babanın tamamlaması olmak üzere dört başlık altında analiz edilmiştir. Ayrıca sözel stratejiler; dikkat çekme, dikkati görev üzerinde tutma, genel / özel nitelikli sözel açıklamalarda bulunma, geribildirim verme ve görevle ilgisi olmayan bir şey söyleme veya bir davranışta bulunma alt kategorileri temelinde analiz edilmiştir. Çocuğun tepkileri ise dikkat etme, problemi çözmek için çaba gösterme, problemin çözümüne yönelik ipuçlarını ya da yönergeleri izle-me/izlememe, problemin çözümüne yönelik sözlü ya da sözsüz yardım talebinde bulunma, problem üzerinde çalışmaktan vazgeçme olmak üzere beş kategoride analize alınmıştır. Çalışmada gözlenen 107 iskele kurma temelli etkileşimin daha çok anneler ile kurulduğu belirlenmiştir. Anne-babalar “sözel stratejileri” diğer iskele kurma stratejilerinden daha fazla kullanmışlardır. Bunun yanında en fazla kullanılan sözel stratejinin dikkat çekme olduğu; bunu sırasıyla genel ya da özel nitelikli açıklamalar yapma ve olumsuz geribildirim verme stratejilerinin izlediği görülmüştür. Çocukların anne-babanın davranışlarına gösterdiği tepkilerin başında görevi çocuğun tamamlaması, problemi çözmesi gelmektedir. Bu tepkiyi çocuğun anne-babanın açıklamalarına ya da yönergelerine dikkat etmesi ve sonrasında da ipuçları/yönergeleri izlememe kategorileri izlemektedir.
Prof. Dr. Özcan DEMİREL - Yrd. Doç. Dr. Cevdet EPÇAÇAN
Okuduğunu Anlama Stratejilerinin Bilişsel ve Duyuşsal Öğrenme Ürünlerine Etkisi
Özet
|
Tam Metin
Bu çalışmanın amacı, İTS ve TİÖD okuduğunu anlama stratejilerinin ilköğretim 5. sınıf öğrencilerinin bilişsel ve duyuşsal öğrenme düzeyleri üzerindeki etkilerini belirlemektir. Araştırmada kontrol gruplu ön test-son test deneysel desen modeli kullanılmıştır. Araştırmada nicel veri toplama araçlarından yararlanılmıştır. Araştırmanın verileri, Türkçe dersi bilişsel giriş davranışları testi, okuduğunu anlama testi, okuduğunu anlamaya ilişkin öz yeterlik algısı ölçeği ve Türkçe dersine yönelik tutum ölçeğinin uygulanmasıyla elde edilmiştir. Nicel verilerin analizinde SPSS paket programından yararlanılarak istatistiksel işlemler yapılmıştır. Nicel verilerden elde edilen sonuçlara göre, İTS ve TİÖD okuduğunu anlama stratejilerinin öğrencilerin okuduğunu anlama düzeylerinin artmasında, Türkçe dersine ilişkin tutumlarının olumlu yönde gelişmesinde, okuduğunu anlama öz yeterlik algılarının yükselmesin-de daha etkili oldukları saptanmıştır.
Dr. Özer ÇETİN
Kültürlerarası Din Psikolojisi Açısından Kan Sembolizmi
Özet
|
Tam Metin
İnsan çevresindeki bazı nesnelere sembolik anlamlar yüklemektedir. Tarihten günümüze kan bu nesnelerden birisi olmuştur. Kültürlerin çoğunda benzer şekilde kan sembolizmi görülmektedir Kan sembolizminde psikolojik, kültürel ve dinî faktörler etkin rol oynamaktadır. Kana biyolojik özelliklerinin dışında kutsallık, koruyuculuk ve arındırıcılık gibi sembolik anlamlar yüklenmektedir.
Ruhun kanda taşındığı inancı ve bazı kutsal metinlerdeki söylemler kanın kutsallaştırılmasına neden olmuştur. Kutsallaştırılmasından sonraki aşamada kandan yararlanma amaçlanmıştır. Korunma ve arınma duygusunun etkisiyle kişi kültürel çevrenin sunduğu kan ritüellerine yönelmektedir. Genel olarak kültürlerin çoğunda kan sürme ritüeli yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu ritüel ile kandaki metafizik güçlerin sürülen yere aktarılması amaçlanmaktadır. Böylece onda var olduğuna inanılan güçlerin kan sürülen kişi veya nesneyi koruyacağı; kişiyi günahlarından arındıracağı umulmaktadır.
Yrd. Doç. Dr. Bülent ALCI - Yrd. Doç. Dr. Gülru YÜKSEL
An Examination Into Self-Efficacy, Metacognition and Academic Performance of Pre-Service ELT Students: Prediction and Difference
Özet
|
Tam Metin
Bu çalışmanın amacı ELT lisans öğrencilerinin öz yeterlik ve bilişüstü farkındalıklarının akademik performanslarını ne derece yordadığının ve sınıflara göre özyeterlik inançları ve bilişüstü farkındalıktaki değişimin incelenmesidir. Çalışma İngilizce Öğret-menliği Bölümü'nde öğrenim gören 143 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada Çapa, Çakıroğlu ve Sarıkaya (2005) tarafından geliştirilen Öğretmen Öz Yeterlik Ölçeği ile Schraw ve Dennison (1994) tarafından geliştirilen Bilişüstü Farkındalık Ölçeği kullanılmıştır. Uygulanan korelasyon analizi; özyeterlik, bilişüstü ve akademik başarının ilişkili olduğunu göstermiş, fakat sonrasındaki regresyon analizi, akademik performansı yordayan değişkenin yalnızca bilişüstü farkındalık olduğu sonucunu vermiştir. Yapılan ANOVA çalışması ise özyeterlik ve bilişüstü farkındalık puanlarının gruplar arasında anlamlı bir farklılaşma gösterdiğini ortaya koymuştur.