Arş. Gör. Yasemin KATRANCI, Prof. Dr. Murat ALTUN
İlköğretim İkinci Kademe Öğrencilerinin Olasılık Bilgisini Oluşturma ve Pekiştirme Süreci
Özet
|
Tam Metin
İlköğretim öğrencilerinin, öğrenmekte zorlandıkları kavramların başında, olasılık ile ilgili olanlar gelmektedir. Bu yönüyle olasılık öğretimi, araştırma ihtiyacı duyulan bir alan olagelmiştir. Bu çalışmada, uygun bir öğrenme ortamında, ilköğretim ikinci kademe öğrencilerinin, Olasılık Öğrenme Alanı ile ilgili; deneysel olasılık, teorik olasılık, bağımlı ve bağımsız olaylar kavramlarını, oluşturma ve pekiştirme süreçleri incelenmiştir. Çalışma, başarı düzeyi yüksek iki öğrenci ile grup çalışması şeklinde gerçekleştirilmiştir. Öğretimde öğrencilerin ön bilgilerini ve deneyimlerini kullanabilmelerine imkân veren, sıralı dört etkinlik/problem tasarlanmış ve kullanılmıştır. Çalışma, bir örnek olay incelemesidir. Öğretimde bilişsel süreçlerin incelenmesi ve soyutlamanın açıklanması “TKO+P” (Tanıma, Kullanma, Oluşturma+Pekiştirme) modeli esas alınarak gerçekleştirilmiştir. Çalışmada öğrencilerin
daha önce oluşturdukları bilgiyi, sonrakilerde kullandıkları, olasılıkla ilgili hedefle-nen bilgiyi belirli düzeyde doğru olarak oluşturdukları ve pekiştirdikleri gözlenmiştir. Ayrıca çalışma, gerçek etkinliklerin ve etkinlik tabanlı öğretimin, bilginin yapılandırılmasına olan katkısını ortaya koymuştur.
Dr. Aytaç GÖĞÜŞ
Üniversite Öğrencilerinin Kimlik Oluşumu ve Demografik Bilgileri
Özet
|
Tam Metin
Bu niceliksel çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin kimlik oluşumu ile bazı demografik özellikleri arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Bu çalışma 2010-2011 Güz Dönemi’nde Sabancı Üniversitesi lisans öğrencilerine uygulanmıştır. Bu çalışmada, kimlik ölçeğinin üç alt boyutu olan kişisel kimlik, sosyal kimlik ve kolektif kimlik ile bazı demografik bilgiler arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Sonuçlara göre, cinsiyet, öğrencilerin kayıtlı olduğu fakülte türü, öğrencilerin haftalık ders çalışma saati ve sosyal aktivite saati ile kişisel kimliğin ilişkili olduğu görülmektedir. Sosyal kimlik ile öğrencilerin sosyal aktiviteler için ayırdığı zaman arasında ilişki bulunmaktadır. Kolektif kimlik ile öğrencilerin kaçıncı sınıfta olduğu ve ailenin gelir durumu arasında ilişkiler vardır. Kimlik gelişimini desteklemek için hazırlanan programlarda ve öğrenci bireysel destek programlarında bu araştırmanın sonuçları göz önüne bulundurularak gerekli eğitim seminerleri ve destek programları hazırlanabilinir. Bu programlar, öğrencilerin üniversite hayatlarının kalitesini geliştirmekte ve kimlik oluşumlarını desteklemekte önemli bir rol oynayabilir.
Arş. Gör. Sevda GÖKTEPE, Doç. Dr. Ahmet Şükrü ÖZDEMİR
İlköğretim Matematik Öğretmen Adaylarının Uzamsal Görselleştirme Becerilerinin SOLO Modeli ile İncelenmesi
Özet
|
Tam Metin
SOLO modeli öğrencilerin bilgi ve becerilerini değerlendirmek için kullanılan bir taksonomidir ve öğretmen adaylarının uzamsal görselleştirme becerilerini değerlendirmek için alternatif bir araç olarak kullanılabilir. Araştırmanın amacı ilköğretim matematik öğretmen adaylarının uzamsal yeteneğin bileşenlerinden biri olan uzamsal görselleştirme becerilerini SOLO modeli ile incelemektir. Çalışma kapsamında 81 öğretmen adayı arasından Purdue Uzamsal Görselleştirme Testi’ne göre seçilen 6 kişi ile klinik mülâkatlar gerçekleştirilmiştir. Veriler Purdue Uzamsal Görselleştirme Testi ve araştırmacılar tarafından geliştirilen geometri başarı testi aracılığıyla toplanmıştır. Klinik mülâkatlar sonunda elde edilen verilerin analizi için ses kayıt cihazına kaydedilen görüşmeler yazılı metin hâline dönüştürülmüştür. Görüşmelerden elde edilen öğrenci cevapları pilot uygulama sonunda oluşturulan değerlendirme ölçeği yardımıyla incelenmiş ve öğrenci cevaplarının SOLO taksonomisine göre hangi düşünme seviyesine girdiği betimsel analiz yapılarak belirlenmiştir. Elde edilen verilere göre ilköğretim matematik öğretmen adaylarının uzamsal görselleştirme becerileri ağırlıklı olarak SOLO modelinin Çok Yönlü Yapı düşünme seviyesindedir. Ayrıca araştırmadan elde edilen bulgulara göre öğretmenlere, öğretmen adaylarına ve araştırmacılara önerilerde bulunulmuştur.
Doç. Dr. Burhan AKPINAR
Öğretmen Adaylarının Stres Nedenleri
Özet
|
Tam Metin
Bu araştırmada amaç, öğretim sürecinde öğretmen adaylarında strese yol açan nedenleri belirlemektir. Toplam 1214 öğretmen adayının katıldığı araştırmada, veriler açık uçlu sorularla elde edilmiştir. Verilerin analizinde frekans ve yüzde alma teknikleri kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre, öğretmen adaylarında strese yol açan nedenler sırayla şu şekilde ortaya çıkmıştır: KPSS, kişisel nedenler, öğretimsel sorunlar, ailevi nedenler, manevi (ruhsal) nedenler, maddi sorunlar, öğretim üyesi tavrı, sağlık, duygusal ilişkileri ve politik sorunlar. Bu verilerden hareketle, öğretmen adaylarında stres yol açan başat nedenin “atanma sorunu” olduğu belirlenmiştir. Bir öğretmen yetiştirme sorunu olarak ele alınabilecek olan bu stresin, öğretmen adaylarında, gerek öğrenimleri sırasındaki akademik başarıları ve gerekse atandıklarında öğretmenlik hizmetini icra ederken etkili ve verimli öğretim yapmalarını olumsuz etkileyeceği öngörülebilir. Dolayısıyla Millî Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda alternatif atama yöntemleri üzerinde düşünmesinde yarar vardır.
Yrd. Doç. Dr. Ali Çağatay KILINÇ, Yrd. Doç. Dr. Ergün RECEPOĞLU
Ortaöğretim Okulu Öğretmenlerinin Öğretmen Liderliğine İlişkin Algı ve Beklentileri
Özet
|
Tam Metin
Bu araştırmanın amacı ortaöğretim okulu öğretmenlerinin öğretmen liderliğine ilişkin algı ve beklentilerinin incelenmesidir. Araştırmaya Kastamonu il sınırları içinde bulunan ortaöğretim okullarında görev yapan toplam 291 öğretmen katılmıştır. Araştırma verileri, Beycioğlu ve Aslan (2010) tarafından geliştirilen "Öğretmen Liderliği Ölçeği" ile toplanmıştır. Araştırma verilerinin analizinde aritmetik ortalama, standart sapma, t-testi, ANOVA ve Pearson Momentler Çarpım Korelasyon Katsayısı kullanılmıştır. Araştırma sonuçları ortaöğretim okulu öğretmenlerinin öğretmen liderliğine ilişkin beklenti düzeylerinin algı düzeylerinden daha yüksek olduğunu göstermektedir. Araştırma sonucunda, öğretmenlerin liderlik rollerine ilişkin beklentilerinin cinsiyet değişkenine göre öğretmen liderliğinin kurumsal gelişme ve meslekî gelişim boyutlarında; algılarının ise yaş değişkenine göre kurumsal gelişme boyutunda ve meslekî kıdem değişkenine göre kurumsal gelişme ve meslektaşlarla iş birliği boyutlarında anlamlı farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Son olarak araştırma sonuçları, öğretmenlerin liderlik rollerine ilişkin algı ve beklentileri arasında pozitif yönde anlamlı ilişkilerin olduğunu göstermektedir. Araştırmanın sonunda elde edilen sonuçlar ışığında birtakım öneriler sunulmuştur.
Yrd. Doç. Dr. Pesent DOĞAN
Resim-İş Öğretmen Adaylarının Öğretmenlik Mesleğine Yönelik Tutumlarının Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi
Özet
|
Tam Metin
Bu araştırma, Resim-İş öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yönelik tutumlarını belirli değişkenler açısından değerlendirmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma 2013-2014 öğretim yılında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim-İş Öğretmenliği programında öğrenim gören 160 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Tarama modeli ile gerçekleştirilen bu araştırmada, “Öğretmenlik Mesleği Tutum Ölçeği” veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Verilerin analizinde aritmetik ortalama, frekans, Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) ve LSD post hoc testi kullanılmıştır. Araştırmada Resim-İş öğretmen adaylarının mesleğe yönelik duydukları sevginin, üst sınıf öğrencilerinde ve kadın öğrencilerde daha yüksek olduğu görülmüştür. Ayrıca, sosyo-ekonomik seviyenin öğretmenlik mesleğine yönelik tutum ile bir ilişki içerisinde olmadığı görülmüştür.
Dr. Osman SEZGİN
Eğitimde Psikolojik Açıdan Normale Duyulan İhtiyaç, Normalin Ölçüsü ve Çeşitleri
Özet
|
Tam Metin
Batılılaşma gayreti içinde olan devletler, her alanda ve bilhassa bilimde, Batı’nın bir iz düşümü gibi, onların takipçileri olmuşlardır. Bilhassa sosyal bilimlerde, insan ve eğitim bilimleri alanlarındaki tercümelerle, bu devletler Batıyı adım adım takip etmekte ve yapılan yayınlarda, Batı’daki indekslerde taranan dergiler daha makbul ve onların hakemliği daha itibar edilir durumda olmaktadır. Bu hâlin olumlu yönleri olduğu kadar, olumsuz yönleri de bulunmaktadır. Bilhassa çevirilerde ve bilimsel ifâdelerin anlaşılmasında, bu durum, büyük yanlışlıklara, sıkıntılara sebebiyet vermektedir. Bu sıkıntılı durumların başında, psikolojik alandaki kelime ve kavramların İngilizcedeki karşılıkları veya tercümedeki hatalar gelmektedir. Bilhassa,